26 Temmuz 2009 Pazar

Beni benden alan film müzikleri

Yine gece, yine uyuyamadım. Üstelik çok ama çok sıcak ve bugün Uykusuz günü de değil... Öyle deli deli dolanırken nette birden aklıma "Lost Highway" geldi, sonra da müzikleri tabii. Of özlemişim çok; bulayım da bir dinleyeyim derken, aa başka hangi soundtracklere hayrandım ben diye düşünüvermişim. Yahu insanın ruh halini müzik kadar hızlı değiştirebilen başka birşey var mı acaba düşünüyorum ...Bence yok. Mesela bedbaht haldesin ama bir anda umut kokan bir şarkı başlıyor ve içinde birşey kıpırdanıyor...Veya tam tersi, bomba gibisin ve aniden bir süre önce ayrıldığın sevgilinle özel parçan çalıyor ve zamanda yolculuk başlıyor, modun düşüyor vs vs...
Bilmiyorum herkes için nasıl ama ben bazı bazı müzik dinlerken saçlarım kafa derimden çekiliyor (sanırım bu tüylerin diken diken olma halinin bir üst versiyonu). Bilen bilir eskiden Ferhat Göçer -popüler değilken- Bağdat Caddesinde Pizza Pina'da söylerdi. Ben de her cuma gecesi onu dinlemeye giderdim ve her "Kalamış"ı söylediğinde işte benim saçlar uçuşa geçerdi. O an'ın , o sesin içinde, hayatın içinde kaybolmak gibi bir his yaşatıyor insana iyi müzik. Hele de canlı dinliyorsanız...Bazen bir enstrumanı ustalıkla çalan birini dinlediğimde de çalan kişi ile enstrumanı ayıramıyorum, hatta kendimi de ayıramıyorum. Off off en sevdiğim anlar bunlar...Kaybolma anları. Yaa neden daha çok yaşayamıyoruz bunu? Mesela yarın bana günümün şöyle geçeceğini varsaymak çok heyecan verici gelmiyor; sabah kalk, karşıya geç PR'a ses kayıt cihazını bırak, sonra tamam dostlarla buluşmak ve uzun SK yapma ihtimali güzel elbette ama ne bileyim şöyle de olabilirdi bak; sabah uyan ve uyandığında bir süre nerede olduğunu düşün (anormal iş seyahatleri yüzünden değilse bayıldığım bir his bu) odada yatağın, kapının yerini tayin edeme ve sonra birden hatırla "aaaa evet ben Kubadayım" evet dün akşam geldim ve yorgunluktan uyudum hemen, şimdi dinlenmiş olarak uyanıyorum. Hemen heyecanlan, hemen için kıpır kıpır olsun, hiç gelmediğin -sadece muhteşem belgesellerde izlediğin o yer burası- üstüne geçir ham keten bir beyaz gömlek (öyle istedim nedense) tak ayağa sandalları at kendini sokağa. üff neden hep yalnız hayal ediyorum ki kendimi, yok yahu yalnız da değilim, yeni bulmuşum hayatımın aşkını, kemik çerçeveli gözlüklü, dağınık dalgalı saçlı bir zat-ı muhteşem:) Saçının dalgasından değil tabii muhteşemliği.Bu kişi benim hayran olmak istediğim"dingin maceracı"kıvamında biri olsun...Neyse adamın içini doldurursak çok uzar bu hayal, siz resimlerine bakın yeter:) Velhasıl kelam dingin maceracı ve ben sokağa atıyoruz kendimizi...amacımız günlük hayatın içine dalmak ve birilerine dokunmak (sapık gibi gelip geçene değil, "temas etmek" yani) Mesela öğle yemeğimizi oradaki evlerden birine konuk olur da yeriz güle oynaya...Sonra şu festivalde seneler önce izlediğim belgeselde geçen Che nin heykeli yanında nöbet tutmak var. Bir nöbete gönüllüyüm ben. O sırada da DiMa (dingin maceracı) gider biraz yalnız takılır, kafa dinler, yolculukta bıkmayız birbirimizden...Yaa şimdi ben yazarken coştum hayal ediyorum ya detaylı detaylı, aslında beynim aynen bunu yaşıyormuşum gibi sinyallerini veriyor, dolayısıyla ne ki ayıran yaşamakla hayal etmeyi?
Üüüüf ne diyordum nerelere geldim, zihnim yine uçan kuş...Ben en sevdiğim film müzikleri listesi yapacaktım, yapayım bari...
1-Lost Highway/david Bowie /I'm Deranged (dinlemek isteyene bazılarının linkleri altta)
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/2747/
2-Donnie Darko
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/2920/donnie-darko-soundtrack
3-Eternity and a day
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/2490/eternity-and-a-day
4-Amelie
http://alkislarlayasiyorum.com/?page=search
5- Arizona dream
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/2598/goran-bregovic---in-the-death-car
6-Requiem for a dream
7-Selvi Boylum Al yazmalım
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/766/selvi-boylum-al-yazmalim
8-Cahil Periler /Yasemin Sannino /Birdenbire
9-Crossing The bridge
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/5766/muzeyyen-senar-dan-haydar-haydar
10-Mustafa hakkında herşey
http://www.fikretkuskan.biz/haber/mustafa-hakkinda-hersey-soundtrack

12 Temmuz 2009 Pazar

şehre dönüş...

Tatil biter ve evli evine köylü köyüne döner...Ben şehre döndüm ama köye dönmeyi yeğlerdim galiba...Köy dediysek de öyle tamamen medeniyetten uzak veya kırsal değil...Böyle balıkçı köyü gibi sahildeki köy...Şehre adapte olmak lazım şimdi bir zaman. Amaan göynüm bulandı düşündükçe...

Düşünmeyelim o zaman...Haydi tatilden enstantaneler (enstantene ne demek yaa)
1- tam bir gerizekalılık örneği göstererkten tüm pantolonları dalyan da unutup bodruma geçip şarap lekeli beyaz pantolonla gezmek zorunda kalmak
2- dizime gelen bitez denizinde haşemosuna kolluk takarak yüzen hanım teyzenin suya yattığında hem haşemosunun hem de kolluklarının şişmiş haldeki görüntüsü..
3- dikili de uykusuz dergi aramak...bakkalara gir sor "abi uykusuz var mı" adamın cevabı "ne , uykuluk mu" hahahahahaha:) sonunda buldum ama bi yerden...
4- hamakta yatarken içime düşen koca böcekle beraber hamakta yaşadığımız arbede..ikimiz de birbirimizden kurtulmayı çok istedik ama içine gömüldüğüm hamaktan kalkmayı başarana kadar herşey çok zordu...boğuştuk:)

daha daha da bişiler var ama paşa gönlüm şimdi yazmak istemedi...yazarım sonra...