8 Haziran 2009 Pazartesi

Oynuyor muyuz oynamıyor muyuz...

Hiç de kitlem yokmuş yani...Ben böyle oyun başlatıyorum deyince kapıda kuyruk falan olacak sandımdı. İnsanoğlunun klasik kendini çok bişi sanma hali malum...
Belki daha insani saatlerde başlatmam gerekirdi oyunu ama bugün gerçekten zamanım olmadı (bir diğer klasik; bahane bulma) ...

Herneyse ben başlatıyorum, isteyen gelir oynar, hiç de peşinizde koşamam valla. Zaten her yerim ağrıyor...Dün hareket atolyesine gittik. Düştük, kalktık, uçtuk, süründük...Dayak yemiş gibiyim bugün. Ama tavsiye ederim gidin, deneyimleyin. Gücünüzün farkına varın.

Gelelim oyunumuza...Efendim oyundan çok çok fazla bahsetmek istemiyorum. Sebebi de oyunu tüm detaylarıyla planlarsam oyunun kendine alan bırakmamış olacağım. Biraz kendi yolunu bulsun, ben aracı olayım, beni de şaşırtsın arzum...

Mütevazi bloğumun az sayıda izleyicisi olduğunu düşünerek oyunu basit bir formatta başlatacağım. Zaman içinde katılıma bağlı olarak değiştiririz.

Evet...Oyunumuzun ilk adımı 3 karakter yaratmak. Oynayacak 3 kişinin kendine birer karakter yaratması gerek ancak bir detay var; kendinizi veya kendinize benzer özelliklerde birini yaratmayın. Hatta hiç sizin gibi olmayan biri olsun. Kendinize olabildiğince zıt birini, anlamakta/anlayış göstermekte zorlanacağınız birini hayal edin. Her yaştan, her cinsten, her ırktan olabilir. Yeter ki siz ve size benzer olmasın.

İlk karakteri ben yaratıyorum;

MUSTAFA Y.
Adım Mustafa, çay ocağında çalışırım.42 yaşındayım. Evliyim, 3 de çocuk var. 2 oğlan ,beriki de kız. Erzincanlıyız. Bir umut geldikti İstanbul'a seneler evvel, herşey nasip kısmet...hayat da zor be, ama geçinip gidiyoruz işte nicedir. Bizim çay ocağı Eminönünde.Sabah çok erken ben açarım, ustam sonradan gelir. Sağolsun güvenir bana, memleketlimiz zati...Hanım gündeliğe gider 2 senedir. Yetmiyor tek maaş malum. Bazen turistler de gelir oturur kadınlı erkekli, birşey demeyiz ecnebi ne de olsa dilleri başka, adetleri başka...Geçen bir hanım abla geldi oturdu...Az Türkçe'de bilirmiş pek hoşumuza gitti, adını da dediydi de unuttum neydi yahu...

Game'nin Notu: Evet tam da düşündüğüm gibi oyun kendini oluşturuyor. Demek ki karakter yaratan bir diğer karakterin oluşumu için pas verecek. Yukarıda gördüğünüz üzere bir diğer karakterimiz turist kadın XXXXXX. Bu karakteri kim yatarmak istiyorsa buyursun, hikayeyi devralsın.Ve bir diğer oyuncuya pas vermeyi de unutmasın:)

12 yorum:

  1. BRIGITTE V.
    türkiye'ye gidişiniz kesinleşirse eminönü denen yere de uğramalısınız kızlar. size önerebileceğim harika bi soluklanma yeri var çünkü orada. çay-kahve filan içilebilen küçücük ilginç bir yer. şu kartvizitteki adresin bulunduğu pasajın alt katındaydı. türkiye'deki üçüncü çayımdı orada içtiğim ama en güzeli oydu sanki. bir de komik bir çalışanı vardı. adı modern türkiye'nin -sunum yaptığım üniversitede öyle diyorlardı- kurucusu ile aynıymış, mustafa. pek mahçup duruyordu ama adımı telaffuz etme çalışma çabası o kadar komikti ki aklıma geldikçe ister istemez gülüyorum. bri, bri, brijit! hahaha.. onlara birkaç türkçe sözcük söyledim, mest oldular, içtiğim çayın parasını bile ödetmediler.. saat 2'ye geliyor, derse geç kalıyorum, gitmem gerek. ah, şu ukala felsefe öğrencisi sinirlerimi bozuyor. geçen gün anlatmıştım ya. sanki bir şeyler öğrenmeye değil beni kullanarak fikirlerini diğer öğrencilere empoze etmeye geliyor. ama bugün dikkatimi dağıtmasına izin vermiycem, yine aynı şeyi yaparsa amfiyi terketmesini bile isteyebilirim. tanrı biliyor ya bir daha politika dersi almaması için elimden geleni yaparım. en azından benimkine gelmemeli! her neyse.. dediklerimi unutmayın. akşamki davette görüşüyoruz!

    YanıtlaSil
  2. Supersin! 10 numara hikaye devralımı buna denir işte:) oh be oyun emin ellerde:)

    YanıtlaSil
  3. Memduh P.
    Nerde şu bildiriler... Ayşe ve Furkan'a haber vericektim, unuttum ya. Neyse, parti kurultayının toplanmasına daha var, aceleye gerek yok. Birjit Hoca'nın dersine girmeden önce bildirileri sıralara koymak lazım, ders başlayınca kadın arıza yapıyor. Kapitalistten ne beklersin zaten, varsa yoksa emperyalist kültürünün devamı için uğraşır. Aslında onu da suçlamamak lazım, onları da böyle eğitiyorlar. Ama biz kapitalci gücü, kendisine karşı kullanmasını da biliriz. Kızmıştı geçen sefer ama yemişim onun kızmasını, çeker giderim amfiden gerekirse. Sen kendi ülkenden kalk gel benim memleketime, sonra da bana, buranın evladına afra tafra yap! yemezler birjit yenge!

    YanıtlaSil
  4. Yahu supersiniz:) Birjit yenge ha hehehe:)
    Mustafa da bloğa uğrayamadı bugün bir türlü, kağvede işler çoktu. Başını kaldırabildiği anda (muhtemel gece) bloğa varacak, haberiniz ola...

    YanıtlaSil
  5. Mustafa Y.
    Bugün işler bitmek bilmedi. Bizim kağve öyle her yanı kapalı, dört duvar değil ya, dışarısı cayır cayır yanarken bizim bahçe ağaçların gölgesinde püfür püfür eser. Kışın da soba başına doluşur herkes. Anayacağnız çok soğukta da, çok sıcakta da bizim işimiz gani olur. Bugün üstümde bir hal vardı, Rabbim hayırlara çıkarsın...Ustam bile fark etmiş olacağki "hayırdır mustağa, karadenizde gemilerin mi battı" deyiverdi. Ne'm var ben de bilmiyom. İçim bir tuhaf. Dilim varmıyo amma, şu ecnebi kadının kağvede unuttuğu kitapla mı alakalı diye düşünüp duruyom. Dün geldiydi en son, masada kitabını unutup gidivermiş. Evirdim çevirdim, gavurca tabi, birşey anlamadım ya, bir de baktım arasında bir mektup. Okumam var benim, ortanın ikisine kadar gittimdi. Mektup Türkçe idi. Bütün gün bekledim gelir de kitabını sorar diye, yok gelen giden olmadı. Şeytana uymaktan korkarım. Gizlisidir belli amma merakım da öyle bir kabardı ki, kağveden çıkarkene mektubu cebime atıverdim. Şimdi elimde eski püskü solmuş zarf. Mektup bana bakar, ben mektuba...

    YanıtlaSil
  6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  7. Nerede bu kitap.. Okuldan onunla çıkmamış mıydım..? Odadan ayrılırken çantama koyduğumu anımsıyorum. Öyle yapmadım mı acaba? Yoksa tatilden sonra Fransa dönüşünde hiç yanıma almamış mıydım? Aldım.. Hayır, almadım.. Evet aldım. Ah.. Neler oluyor hafızama? Aldığıma eminim. Kitabı benden en son alan kişi Roxane idi, evet. Ama uçağa binmeden önce geri vermemiş miydi? En iyisi arayıp sormak.

    -Merhaba! Aradığınız kişi Roxane Sagnier ama şu anda evde değilim, lütfen mesajınızı bırakın; sizi arayacağım.
    -Roxane Roxane Roxane! Küçük kız kardeşin bunamak üzere. Bana Jared Diamond'ın Tüfek Mikrop ve Çelik'inı geri vermedin mi sen? Şu kalınlığı ile ilgili dalga geçip fikirlerini saçma bulduğun kitap.. Artık kabul ediyorum, senden önce yaşlanıyorum! Ara beni!

    Hay aksi.. Ne zaman bir kitaba referans vermem gerekse o kitap kaybolur zaten. Bakalım kitabın beşinci bölümünü internette bulabilecek miyim.. Kapı.. Önce kapıya bakmalıyım tabii. Kaldır poponu Brigitte.

    (İçinden) Offf! Misafir istemiyorum, lütfen Tanrım, misafir olmasın, hiç kimseyi istemiyorum.. (Kapıyı açar)

    -(Türkçe) Mektup! Mektubumu geri verin!
    -(Fra) Siz kimsiniz? Neden bağırıyorsunuz?
    -(T) Mektup dedim! Mektup! Mektubum sizde, geri verin onu!
    -(F) Mek-tup? Bunun anlamına bakmam gerekecek sanırım. Sizin kadar iyi Türkçe konuşamıyorum adresimi bildiğinize, buraya kadar geldiğinize göre bunu bilmeliydiniz. Bağırmayı kesin ve içeri girip bana derdinizi doğru düzgün anlatmayı deneyin lütfen.

    YanıtlaSil
  8. Şişşt Binkunduz uyumaaaa:)

    YanıtlaSil
  9. Polis yok etrafta, güzel hemen yapıştır bakalım Memduh. Of daha çok afiş var. Neyse daha zevkli böyle. Film gibi anasını satayım. Zaten okulda takıl takıl, nereye kadar... Birjit karısına da iyiden kıl oldum ya offf. Dersten kalırsak sıçarız, evdekilerle papaz olmayayım bi de. Zaten partiye kıllar... Neyse dağıtma kafanı, aynen devam. Asktr polis.

    -Şş naber bakalım genç?
    -Abi yırtıyorum bunları, her yere yapıştırmış şefersizler.
    -(Etrafa bakınır, Memduh'u bi süzer) Sen bırak bunu, biz yaparız gerekeni.
    -Peki abi, eyvallah.

    Lan oğlum sakin, sakin... Yavaş hareketlerle, evet. Köşeyi de döndüm mü... (Adımlarını hızlandırır) Hay ulan neydi bu anasını satayım, nerden çıktı bu adam ya?.. Off. Hadi istikamet okul, orda arazi olmak daha kolay kalabalıkta. Hadi bakalım...

    YanıtlaSil
  10. (uyuduğum için özür. bilemedim gidişatı :)

    YanıtlaSil
  11. Supersiniz siz yahu:))) binkunduz dert etme, ben de uyumusum azcik aslen:)

    YanıtlaSil
  12. Bugün yine gelmedi kitabını sormaya. Açtım okudum mektubu, günaha girdim belki ama içim içimi yediydi günlerce. Kendinin bilem değilmiş mektup, kitabının arasında ne arar bilemedim ama belliki pek mühim içinde yazanlar. Okuduğumdan beri aklımdan çıkmadı. Hatice, benim hanım yani, sorar da durur "sende bir hal var bey hayırlara çıksın inşallah" diye...Yoktur birşeyim dedim "ehh peki" dedi. Bilirim bunalır buralarda, hala alışamadı gitti. Ah anamı özledim köye gidem der sık sık...Hele biraz daha bekle dedim ağlayıverdi. Aaaaah ahh içim darlanır bazı...Bu mektubu da okuyalı beri hepten uçtu aklım...Bugün gelirse ecnebi abla...Gelir mi ki? Ya gelmezse...Aha müşteri geldi bu saatte hayırdır inşallah...Elindekiler ne onun afiş mi yoksam, aman bu taraflarda çok dolanır bu gençlerden, fakulte var yakınlarda, hep ordan bunlar, bazısı komunust bazısı anarşik mi diyolar ne, aman uzak olsunlar bizden. Gidem soram ne içermiş gayrı...

    YanıtlaSil